RSS FEED

Yerinde güzel

Keşke bazen gördüğümüz güzellikleri sahiplenmeye çalışmak yerine sadece varlıklarını bilerek de mutlu olabilsek. Bıraksak o güzellikler değişmeden biz görmeden önceki gibi varlıklarını sürdürebilse. Kendi yokoluş sürecimizde beraberimizde bazı güzellikleri de yok etmesek.

öylesine

hayat bok gibiyken insanların güzel bir şeyler olmasını bekleme cüretini kendilerinde bulmasını sadistçe bir zevkle izlediğimi de itiraf ederek 1 kişilik okuyucu kitlemden iyice soğuturum kendimi.

bu da mı?

Sorunlarını ısrarla gizlemeye çalışanlar da hep sonraki adımlarının daha beter olacağını görmezden geliyor gibi bir fikrim var. bu da bir çeşit self destruction mıdır diye düşünürüm arasıra. sonra da sorunlarını gizlemek için maske takanların maskeleri kendi tercihleri midir yoksa çevresel faktörler yüzünden böyle midir diye düşünürüm. çok düşünürüm de birşey olur mu. olmaz tabi.

Tehlike sorgulanıyor.

Sorulmayan sorular, sorulan sorulardan çok daha tehlikelidir. Sorulmayan sorular bireyin kendisini darlarken sorulan sorular sadece karşıdaki insanı rahatsız eder. Günümüz insanı mutluluğu bencillikte bulduğu için her aklına gelen soruyu sorması gerektiğini düşünürüm dostlar.

Farkmaz

Ölse kimsenin farketmeyeceği insanlar dolaşıyor etrafta. Baya baya kaldırımlarda falan yürüyorlar. Kimse farketmiyor.

İçi boş

İçi boş zamanlar geçiyor boş içimden; ben ise hala kelime oyunları yapma çabasındayım.

ihtiraslı körlük

insan bir şey istediği zaman gözünün birçok şeyi görmemesi... güzel bir şey ve mutluluğun sırrı olabilir... olaya objektif ve mantık penceresinden bakabileceği ana kadar tabi...

Sempatik enkaz

Çoğu zaman bir şeyler inşa edebilmek için birşeyleri de yıkmak lazım. Ne mutlu ki o enkazların üstüne güzel şeyler inşa edildiği için enkazları ne birileri görüyor ne birileri umursuyor. Sorun yok kısacası

Görünce olmaz

İnsanları gördükçe sosyalleşmekten soğuyorum. Hayattan soğumam da işte tam bu noktada başlıyor.

Yapmamanın dayanılmaz hafifliği

Son 3 yıldır bir şey yapmamak için evden çıkamıyorum. Yani bugün bir şey yapmamak için evden çıkamayışımın 6. yıldönümü. Evet bu yıllar zor geldiği için duble saydım hepsini

İstanbul'a duygusal akını

Son 2 vapura binişimin ikisinde de tribal ablalar görür oldum. İş çıkışı bindiğim vapurda denize karşı ayakta durayım bari dedim dün. Soğuğa bir bir yenik düşen vatandaşlardan sonra yalnız kalmıştım ki bi abla geldi. Denize bakıp ağladı 3 dakika kadar. Sonra o da soğuğa yenik düşüp arkalara bir yerlere gitti. Ben de "oh ne güzel belki de tıraştandır sorunu ki soğuktan rahatsız olacak kadar kafası meşgul değilmiş" diye sevinçle izledim gidişini.

Zamanla

Bu yılbaşında farkettim ki sadece 3 kişi "yeni yılın güzel geçsin" tarzında mesaj attı. Ki bu 3 tanenin 2 tanesinin herkese yollanan ve nezaket amaçlı mesajlar olduğunu tahmin ediyorum. Haliyle düşünüp umutlanıyorum yeni yılların fantastik güzellikler geçirmeyeceğini anlayan insan sayısı artarak böyle mesajlar atmayı bıraktı diye. Ayrıca şimdiden okurun bu yazıda sezdiği karamsarlık için bana doğrultacağı eleştirileri hayhay diyerek kabul ediyorum. Siz de haklısınız.

Geçmişin kirlettiği hafıza

Bugün yıllar yılı filmlerde gördüğüm bir olayın canlısını yaşadım. Vapurda karşımda oturan abla sakince kalktı, kenara yanaşıp bir süre denize baktı, sonra da gümüş olduğunu tahmin ettiğim bir yüzüğü boğazın serin sularına bırakarak yerine dönüp oturdu. Ben de o anda "keşke boğazın serin sularını kirletmeseydin hatıralarınla" dedim içimden.

Sonra da düşündüm ki böyle bir durum için güzel bir çözüm yok sanırım. Geçmişten gelen sevimsiz hatırlatıcı cisimler nereye saklanmaya çalışırsa çalışılsın geçmişin hayaletleri bir şekilde insanın karşısına çıkıp moralini, ruh halini baltalamak için hazır bekliyor olacaklar.

Gördüm, üzüldüm.

Bugün insanları değiştiren şeylerin çok büyük bir çoğunluğunun dış etkenler olduğunu gördüm. Üzüldüm.
Return top